Kişisel Verilerin Korunmasına Neden İhtiyaç Duyulmuştur?
Özel kurum ve kuruşlular başta olmak üzere kamu ve çeşitli özel şirketler, bir görevin gerçekleştirilmesi ya da hizmetin sunulması ile ilgili kişisel veri olarak bilinen kullanıcı bilgilerini uzun zamandır toplamaktadır. Ortaya çıkan bu durum, kimi zaman kanunlara bağlı olarak baş göstermekte kimi zaman da kullanıcıların kendi rızası ya da sözleşmeye bağlı olarak gelişmektedir. Ayrıca kullanıcıların kişisel hak ve hürriyetlerinin kurum ve kuruluşları tarafından yapılan veri işleme sürecinde korunması da öne çıkan konuların başında gelir.
Kişisel verilerin toplanmasının bazı gerekçeleri vardır. Bu sayede çeşitli hizmetlerin ve toplum içerisinde ihtiyaç duyulan düzenlemenin daha sağlıklı bir şekilde yapılması mümkün olur. Kişisel verilerin toplanmasının nedenleri aşağıdaki gibi sıralanabilir;
- Ekonomik ve sosyal yaşamın belirli bir düzene oturtulması
- Kamu tarafından sunulan hizmetlerin daha etkin bir şekilde kişilere yansıtılması
- Mal ve hizmetlerin içinde bulunulan ekonomik duruma göre geliştirilmesi
- Aynı zamanda mal ve hizmetlerin uygun biçimde pazarlanması ve dağıtılması
Tabi bunların yanı sıra kişisel verilerin toplanmasını belirli kurallar çerçevesinde yapmak ve kötü amaçlı kişilerin eline geçmesini önlemek gerekir. Gelişigüzel ve kontrolsüz bir şekilde toplanan kişisel veriler, kişi haklarının ihlal edildiği kötü amaçlı girişimler için kullanılabilir. Bu nedenle kişisel verilerin yasal bir düzenekte ve kontrollü bir şekilde toplanması öncelikli hususlar arasında yer alır.
Diğer yandan Avrupa Konseyi, “Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunmasına İlişkin 108 Sayılı Sözleşme” hükmünü 28 Ocak 1981’de imzaya açmış ve tüm üye ülkeler tarafından kişisel verilerin aynı standartlar çerçevesinde korunması ve veri akışının belirlenmesi tek bir çatı altında toplanmıştır. Aynı zamanda bu sözleşme ülkemiz tarafından da imza altına alınmıştır. 17 Mart 2016 tarihinde 29656 sayılı Resmî Gazetede yayınlana sözleşme, bu şekilde iç hukuka da dahil edilmiştir. Bunun ardından 108 sayılı sözleşmenin 4. maddesi kapsamında iç hukukta kişisel verilerin korunması amacıyla yasal düzenleme yapılması gerekli görülmüştür.
Daha sonra ise 9 Nisan 2014 tarihinde Anayasa Mahkemesi tarafından E:2013/122, K:2014/74 sayılı kararında “Kişisel verilerin gerek ticari gerekse de kamu kurumları için kıymetli bir varlık niteliği haline geldiği belirtilmiş ve özellikle özel sektör bünyesinde kişisel verileri yetki kullanmadan toplayarak çeşitli riskler oluşturması ve bu kişisel verilerin terör ve suç örgütleri eline geçebilme ihtimali gibi pek çok etken” göz önünde bulundurularak kişisel verilerin eskiye oranla daha fazla korunması gerektiği öne sürülmüştür.
Ayrıntılı bilgi için burayı tıklayın
Twitter’dan bize ulaşıp soru sormak için burayı tıklayın.
Kvkk hizmeti almak için ve tüm konulara göz atmak için burayı tıklayın.